Sonsuz Bir Vasiyet - Bölüm 1058

Bai Xiaochun aniden ruh kuyruklu tavukları özlediğini fark etmişti ama yine de Ebedi Topraklarda onlara benzer bir şey bulmuş olması harika bir şeydi…

Dev Hayalet Kral dudaklarını şapırdattı ve sonra ağzına atıp parçalara ayırmadan önce bir an için bir balık kılçığına baktı. Daha sonra konuşmaya hazırlandı, ama konuşamadan titredi ve içinde bölgede beyaz sis birikmesine neden olan yakıcı bir sıcaklık yükseldi.

“Ölümsüz bir balık!” diye bağırdı. Nefes egzersizleri yapmaya başlamak için hızla bağdaş kurdu.

Dev Hayalet Kral böyle bir başarı elde ettikten sonra Bai Xiaochun benzer bir şeyin kendisine de olup olmayacağını görmek için uzun bir süre bekledi. Ancak, içinde hiçbir ısı görünmedi.

“Neler oluyor? Dev Hayalet Kral için işe yaradı. Neden ben olmayayım?” Sonra etrafına baktı ve etrafta yemedikleri bir sürü kemik olduğunu fark etti. Rastgele birkaçını aldıktan sonra, onları ağzında çıtırdattı ve yuttu, bu tam olarak sıcak akımın içinden akmaya başladığı zamandı.

Sevinçle gözlerini kapadı. Kısa süre sonra sıcaklık, Live Forever Codex’i tamamlamaya doğru iten büyük bir dalga gibi bir şeye dönüştü.

Heyecanını bastırarak vücudundaki enerjiye odaklandı. Zaman geçti. Bai Xiaochun ve Dev Hayalet Kral’ın meditasyona başlamasının üzerinden yaklaşık altı saat geçmişti.

O noktada Dev Hayalet Kral gözlerini açtı, başını geriye attı ve kahkahalarla güldü. Bu kısa altı saat içinde, Dev Hayalet Kral geç Yarı Tanrı Alemine doğru önemli bir ilerleme kaydetmişti.

“Sadece bir tane olması çok kötü” dedi. “Böyle balıkları daha sık yiyebilseydim, büyük çembere kısa sürede ulaşabilirdim!”

O sırada Bai Xiaochun da gözlerini açtı ve gözler parlak bir ışıkla parladı.

Dev Hayalet Kral kadar ilerleme kaydetmemiş olsa da, bunun nedeni genel olarak onu çoktan geride bırakmış olmasıydı. Yine de, yaşadığı küçük ilerleme çok heyecan vericiydi.

Eğer bir göksel olmak istiyorsa, o zaman Sonsuza Kadar Yaşa Kodeksi’nin büyük çemberine ulaşması gerekiyordu. Ne yazık ki, o seviyeden hala biraz uzaktaydı. Ve ne yazık ki, Sonsuza Kadar Yaşa Kodeksi, Ölümsüz Kodeks’ten farklıydı, çünkü onu kişisel olarak geliştirmemişti. Ona takdis edilmişti.

Sonsuza Kadar Yaşa Lambasını yaratana kadar tekniğin ilahi yeteneklerini geliştirmiş olsa da, gerçek şu ki, tekniği gerçekten nasıl geliştireceğini hala tam olarak anlamamıştı.

Mezar bekçisi onu kutsadıktan sonra Ebedi Ölümsüz Diyarlara geldi ve biraz ilerleme kaydetti. Ama neredeyse hiçbir şey olmayacak kadar yavaştı. Şu anda, Sonsuza Kadar Yaşa Kodeksi onu geride tuttuğu noktaya ulaşmıştı. Temelde büyük bir darboğazdaydı.

Söyleyebildiğine göre, eğer Aziz-İmparator Şehri’ndeki ruhani enerjiyle sıradan bir gelişim uygulasaydı, o zaman göksel bir ejderha balığının yarısını yiyerek elde ettiği şeyi on yıl veya daha uzun bir sürede başaramazdı.

Bunu göz önünde bulundurursak, Yarı Tanrı Aleminden sadece sıradan bir yetişimle çıkmasının ne kadar süreceğini hesaplamak neredeyse imkansızdı!

Asıl planı, bazı özel tıbbi haplar veya benzeri bir şey edinmekti. Ama şimdi, arta kalan bir avuç balık kılçığına baktığında, yeni bir yolun açıldığını fark etti.

“Bir balık en az on beş yıllık yetiştirmeye değer!!” Bai Xiaochun’un gözleri bir anda yıllardır yemek yemeyen bir fare gibi parlamaya başladı. “Eğer o balıklardan yeterince alabilseydim… Bu darboğazı aşmak çok kolay olurdu! Çok yakında göksel olabilirim!!”

Zaten çok heyecanlanmaya başlamıştı. Birincisi, göksel olduktan sonra çok daha uzun ömürlü ve yaşam gücüne sahip olacaktı ve bir diğeri için Taoseed’ine sahip olacaktı, bu da ölürse dirilebileceği anlamına geliyordu. Birdenbire, içinde bulunduğu bu tuhaf yeni dünyanın mutlak zirvesine ulaşma arzusu duydu. Ve her şey göksel ejderha balığına indi.

“Balığa ihtiyacım var!!” Hemen etrafına bakmaya ve görebildiği tüm balık kılçıklarını toplamaya başladı. Ancak, Dev Hayalet Kral da onunla aynı sonuca varmış gibi görünüyordu ve müdahale etmek için hamle yaptı!

Hey, Dev Hayalet Kral, Aziz İmparator bana bu balığı ödül olarak verdi. Bunun için benimle kavga etmeye cüret etme!” Bai Xiaochun’un gözleri faltaşı gibi açıldı.

“Cehennem gibi! Ben senin kayınpederinim, aptal! Evlat dindarlığını duymadın mı!?”

Bu noktada Bai Xiaochun öfkeyle bir koza başvurdu. “Bu benim artıklarımdan biri! Aslında zaten yaladım!!”

“Ah evet? Zaten yediğin diğerlerini yaladım! Zaten akrabayız, bu yüzden önemli değil!” Geride kalmak istemeyen Dev Hayalet Kral öne doğru eğildi ve yerdeki balık kılçıklarına doğru tükürdü….

Belki de geliştirdiği ilahi bir yetenek yüzündendi, ama bir parça tükürük bir şekilde yayılmayı ve tüm kemikleri kaplamayı başardı…

Bai Xiaochun orada durdu, Dev Hayalet Kralın aşağılık ama bir o kadar da yıkıcı taktikleri karşısında şaşkına döndü. Adamın kesinlikle daha kalın tenli ve kendisinden çok daha iyi bir entrikacı olduğunu kabul etmek zorunda kalsa da, bu onun tek seferde nasıl bu kadar çok tükürük tükürebildiğini açıklamıyordu.

Orada tereddüt ederek dururken, Dev Hayalet Kral kolunu salladı, tüm balık kılçıklarını topladı ve çantasına koydu. Bununla birlikte, kayıtsız bir şekilde gülümsedi.

“Benimle kavga edemeyecek kadar tecrübesizsin evlat.” Bununla, yürekten güldü.

Şaşkına dönen Bai Xiaochun iç çekti ve tam bir şey söylemek üzereyken hem o hem de Dev Hayalet Kral birinin kutsanmış topraklara yaklaştığını fark etti. Bir süre sonra dışarıda birinin konuştuğunu duydular.

“Dük Cennet, ben Chen Su, ziyarete geldim.”

Bu, Bai Xiaochun’un Aziz İmparator Şehri’ne yaptığı ilk resmi ziyaretti ve şok edici bir şekilde ziyaretçi göksel bir ziyaretçiydi! Bai Xiaochun sadece onun kim olduğunu merak etmekle kalmadı, aynı zamanda herhangi bir gücenme yapmak da istemiyordu, bu yüzden aceleyle oraya gitti ve ana kapıyı açmak için elini salladı. Dışarıda gri saçlı yaşlı bir adam ortaya çıktı.

Uzun, mavi bir cübbe giymişti ve aşkın bir varlığın tavrını taşıyordu. Hafifçe gülümseyerek, resmi selamlamada ellerini kenetledi.

“Kuşların neden daha önce bu kadar mutlu bir şekilde öttüğünü merak ediyordum!” Bai Xiaochun dedi. “Çünkü onur konuğu yoldaydı! Senin olacağını hiç düşünmemiştim, Yoldaş Taoist Chen! Lütfen, içeri gelin!” Bai Xiaochun’un geniş gülümsemesi ve net sözleri onu birkaç dakika önce olduğundan tamamen farklı gösteriyordu, Dev Hayalet Kral’la balık kılçığı yüzünden boğuşuyordu.

Chen Su, Bai Xiaochun’un bu sevindirici sözlerine içten içe güldü. Başını sallayarak kutsanmış topraklara adım attı.

Dev Hayalet Kral da bu ziyaretçiyi merak ediyordu. Ne o ne de Bai Xiaochun, Aziz İmparator Hanedanlığı’nın yetişimcileriydi ve yabancı olarak kabul ediliyorlardı. Her ikisinin de resmi hükümet pozisyonları olmasına rağmen, daha önce topladığı bilgilere dayanarak, diğer hükümet yetkililerinin çoğunun onlara belirli bir ölçüde küçümseme ile baktığını biliyordu.

Ve yine de, neredeyse bir gecede, biri saygılarını sunmaya gelmişti. Dahası, Chen Su, Aziz İmparator Hanedanlığı’nın dört kralından biriydi ve Gu Tianjun’a benzer bir rütbeye sahipti. Şok olan Dev Hayalet Kral, kendi selamıyla hızla ellerini kenetledi.

Chen Su Dev Hayalet Kral’a başını salladı ama sonra onu görmezden geldi. Avluya baktıktan sonra Bai Xiaochun’la kısa bir konuşma yaptı ve sonunda boğazını temizledi.

“Yoldaş Taoist Bai, Majestelerinin seni ödüllendirdiği göksel ejderha balığı nerede?”

“Göksel ejderha balığı mı?” Bai Xiaochun ziyaretin doğasını merak ediyordu, bu yüzden Chen Su göksel ejderha balığını gündeme getirdiğinde biraz şaşırmıştı.

“Evet, göksel ejderha balığı.” diye cevapladı Chen Su sıcak bir şekilde. “Eğer ondan ayrılmak istersen, Yoldaş Taoist Bai, onu takas etmeyi çok isterim.” Chen Su, göksel olmasına rağmen, aslında göksel bir ejderha balığına sahip değildi. Ne de olsa, Aziz İmparator’un kişisel mülkü olarak kabul edildiler ve nadiren ödül olarak verildiler. Aslında, tüm tarih boyunca, sadece birkaç yüz tane dağıtılmıştı.

Her biri paha biçilmez olarak kabul edildi ve genellikle ulusal hazineler olarak anıldılar, ki bu abartı değildi. Aşağılık İmparator Hanedanlığı’nda insanlar bir tane bile elde etmek için astronomik fiyatlar öderlerdi. Bunun ana sebeplerinden biri, kanlarının ölümsüz haplar yapmak için ölümsüz bir bileşen olarak kullanılabiliyor olmasıydı.

Chen Su, teklifinin reddedilmeyeceğinden emindi. Bai Xiaochun, Aziz İmparator Hanedanlığı’na yeni katılmıştı ve bir balık yüzünden göksel bir hayvanı gücendirmek istemezdi. Bai Xiaochun bir an tereddüt ettikten sonra

… Üzgünüm, Yoldaş Taoist Chen, biraz geç kaldın. Onu çoktan yedim.”

Chen Su, Bai Xiaochun’un cevabını duyduğunda gözleri neredeyse kafatasından fırlayacaktı.

“Az önce mi dedin… Onu yedin mi?”

Bai Xiaochun birkaç kez gözlerini kırpıştırdıktan sonra başını salladı. “Evet. Onu yedim.”

Chen Su’ya gelince, Bai Xiaochun belli ki bahaneler uyduruyordu. Soğuk bir sesle, “Hadi, Yoldaş Taoist Bai. Bana üç yaşındaymışım gibi davranma. Ondan ayrılmak istemiyorsanız, doğrudan söyleyin. Göksel ejderha balığı ulusal hazinelerdir ve hayal gücünün ötesinde değerlidir. Bir tane edinen hiç kimse onu yemezdi! Yapılacak en iyi şey onu bir havuzda tutmak ve ara sıra kanını almak!”

Bununla, sanki ayrılacakmış gibi kolunu salladı.

Bu noktada Bai Xiaochun iç çekti ve Dev Hayalet Kral’a bir bakış attı. Dev Hayalet Kral, gerçekten istemese de, tuttuğu çantadan birkaç balık kılçığı çıkardı.

“Şu kılçıklara bakın, Yoldaş Taoist Chen…”

Chen Su arkasına baktığında ve kemikleri gördüğünde gözleri kocaman açıldı. Konuşmak için ağzını açtığında…

“……..”